bir minik öykü işte...
Ağaç kabuklarından elleri vardı. Kaçırmasın diye güneş, buklelerini bir taşın altında saklardı. Pazar günleri kuzgunun sağ kanadına atlar, gezintiye çıkardı. Hele bir de sabah, kapısına şakayıklarıyla dayandı mıydı değmeyin keyfine ! Fakat salı geldi mi başka; salıları göğün yeşil gözlerindeki bebekte uyur ve tüm gün şarkısını söylerdi: "duydunuz mu sesini ağlayan elma kurdunun? "...b.s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder